Körlük nedir? Önlemenin Yolları Nelerdir?
Körlük
Görme engelliliği ve körlük sadece kişiyi değil kişinin ailesini ve hatta toplumu ilgilendiren bir sorundur. Körlük nedenlerinin pek çoğu aslında önlenebilecek hastalıklar veya durumlardır. Bunları sizin için kısaca özetlemek istedim:
Yakın Akraba Evlilikleri
Körlüklerin çok önemli bir miktarı ne yazık ki yakın akraba evliliklerinden olan çocuklarda görülmektedir. Ailede görme bozukluğuna yatkınlık varsa ve bu baskın bir özellik ise bundan kaçınmak zor olabilir. Ancak gebelik sırasında yapılacak genetik testlerle saptanıp o gebeliğin sonlandırılmasıyla kaçınılabilir.
Öte yandan yatkınlık baskın değil çekinik ise anne babanın ailesinde bilinen göz hastalığı olmadan da çocukta hastalık olabilir. Aslında çekinik kalıtımla geçen tüm hastalıklar için bu durum geçerlidir. Bu tip bütün hastalıklardan ve körlükten kaçınmanın yolu yakın akraba evliliği yapmamaktır. Yakın akrabadan kasıt sadece kardeşler değil amca-hala-teyze-dayı çocuklarıdır da. Şöyle düşünebilirsiniz, kıymalı sebze yemeği yapıyorsunuz, hem kıyma hem de sebze tuzlu olursa yemek çok tuzlu olacaktır. Sadece biri tuzlu ise yemek normal tuzlu olur. Ailedeki çekinik hastalıklar yemekteki tuz gibidir, hem anne hem de babada çekinik de olsa hastalık varsa çok tuzlu yemek örneğindeki gibi çocuklarda hastalık (örneğin körlük) görülebilir. Ülkemizde ne yazık ki yakın akraba evliliğine bağlı çok sayıda kör bulunmakta.
Kan Şekeri Düşüklüğü (Neonatal Hipoglisemi)
Doğumdan hemen sonra bebekleri annelerin emzirmesi istenir. Eğer anne emziremezse, örneğin sezaryen olmuşsa veya sütü gelmemişse o zaman bebeğin ağızdan şekerli su ile beslenmesi gerekir. İşte emzirme veya şekerli su gecikirse, ihmal edilirse yeni doğan bebeğin kan şekeri düşer. Beynin en önemli iki besininden biri şeker olduğu için kandaki şeker düşüklüğü beyni derhal etkiler ve ne yazık ki beyin bu durumdan çok etkilenir. Zeka, beceri, hareket bozukluklarının ve saranın yanısıra körlüğe varan görme bozuklukları gelişebilir. Önlem sadece bebeği doğum sonrası aç bırakmamaktır.
Oksijensizlik
Beynin iki önemli gıdasından biri de oksijendir. Bebeğin doğumunda doğumun başlamasıyla bitmesi arasındaki sürenin çok uzun olduğu veya doğduktan sonra nefes alamadığı durumlarda beyin oksijensiz kalabilir. Beyin bu durumdan derhal ve şiddetle etkilenir ve ne yazık ki zeka, beceri, hareket bozukluklarının ve saranın yanısıra körlüğe varan görme bozuklukları gelişebilir. Önemli olan bebeği doğumun uzun sürmemesi için ve bebeğin doğum sonrası hemen nefes alabilmesi için gerekli tıbbi önlemlerin alınmasıdır.
Erken Doğum
Kuşkusuz tüp bebek yöntemi bebek özlemi içindeki birçok aileye umut ışığı olmuştur. Yöntemin başarılı olabilmesi için 2-3 yumurta döllenmekte ve tek denemede bebek sahibi olmak için başarı şansı artırılmaya çalışılmaktadır. İkiz, üçüz gebeliklerde ne yazık ki erken doğum riski yüksek olmaktadır. Erken doğan (prematür) veya doğum ağırlığı düşük olan bebeklerde vücudun genel durumuna paralel olarak gözler de tam gelişmemiş olabilir. Gözlerin gelişimini doğumdan önce tamamlamasıyla doğumdan sonra tamamlamaya çalışması arasında önemli farklılıklar olmaktadır. Doğumdan sonra gelişimini tamamlamaya çalışan bir gözde istenmeyen ve tedavi edilerek kontrol altına alınması gereken bozukluklar olabilmektedir. Erken doğanın göz hastalığı (Prematür retinopatisi) olarak tanımlanan bu hastalıkta göz tedavisinin (laser) yapılmasının saater bile içindeki gecikmesi körlüğe yol açabilir. Önlemek için erken veya doğum ağırlığı az olarak doğan bebeklerin gözlerinin hemen doğum sonrasından itibaren bu konuda uzman bir hekim kontrolü altında olması sağlanmalıdır.
Tembellik
Bazı bebeklerde yapısal olarak bir gözde diğerinden yüksek kırma kusuru (özellikle hipermetropluk), şaşılık, tek gözde katarakt veya tek gözde kapak düşüklüğü olabilir. En geç 6 yaştan önce az görme riski olan göz için gözlük kullanmak veya sağlam gözü hekimin önereceği sürelerde kapatmak, gerekiyorsa ameliyat gibi tedaviler uygulanmazsa o göz tembel olur. Bu durumlar iki gözde olursa tembellik iki gözde birden gelişebilir. Tek gözde bile olsa tembellik istenmeyen bir durumdur, çünkü iki göz eşit derecede görmediği zaman derinlik duygusu gelişemez ve çocukluk çağında kazalara maruz kalma riski artar. Diğer göz de iyi görmediği için ileri derecede görme azlığı olabilir. Şaşılık, göz bebeğinde beyazlık veya kapak düşüklüğü olan bebeklerin olabildiğince erken bir göz hekim tarafından muayene edilmesi tembelliğin önlenmesini sağlar.
Kazalar
Çocuklarda özellikle bisikletten düşme, arabaının ön koltuğunda otururken veya arka koltukta kemersiz oturuken trafik kazası, yüksekten düşme, kafasına ağır bir cisim düşmesi gibi kazalar ne yazık ki özellikle göz sinirini etkilemekte ve göz siniri hasarı da ne yazık ki geri dönülmez hasar bırakabilmektedir. Bu cümleden anlaşıldığı gibi çocuklar kasksız bisiklete bindirilmemeli, asla araba ön koltuğunda (kucakta bile olsa) oturtulmamalı, arka koltukta da daima kemer takılmalı, düşebilecekleri yerlerde yalnız bırakılmamalı, üzerlerine düşebilecek ağır eşyalara (örneğin televizyon) yaklaşmamaları için gerekli önlemler alınmalıdır.
Hazır gıdalar, yağlı-tuzlu gıdalar, enerji içecekleri ve şekerli gazozların kullanımıyla gelişen şişmanlık ülkemiz gençlerde artan önemli bir sorun haline gelmiştir. Çocuk ve gençlerin şişmanlığı derin organların çevresinde yağ birikime yol açar, oysa erişkinlerdeki yağ birikimi cilt altındadır. Organların çevresindeki birikim toplar damarların kirli kanı kalbe götürmesinde zorluk ve engel yaratır. Özellikle beyinden gelen boynu geçip kalbe kirli kan götürmesi gereken damarlar böyle bir engelle karşılaştığında kan kalbe gidemez, aynı su barajı gibi beyinde sıvı birikimi olur. Bu birikim göz sinirlerine baskı yaparak körlüğe kadar gidebilen sorunlara yol açabilir. Çocukluktan itibaren aşırı şişmanlık engellenmesi gereken bir durumdur.
Göz Tansiyonu Hastalığı (Glokom, Karasu Hastalığı)
Genellikle ileri yaşlarda görülen bir hastalık olan göz tansiyonu hastalığı (Glokom) tedavi edilmediği takdirde körlük yapabilen bir hastalıktır. İleri dönemlere kadar hiçbir belirti vermemesi nedeniyle sinsi bir hastalıktır. Glokomda körlüğün önlenmesi ancak muayene ile teşhis ve düzenli tedaviyle mümkün olur. Ailesinde glokom hastalığı olmasa bile 40 yaşını geçmiş herkese en az iki yılda bir göz tansiyonu ölçülmesi erken teşhis açısından önemlidir. Ailesinde glokom olanlar, kol tansiyonu yüksek veya çok düşük olanlar, şeker hastalığı olanlar, kortizonlu göz damlası kullanmış olanlar ise 35 yaşından itibaren yılda bir kez muayene olurlarsa erken teşhis ve tedavi mümkün olur.
Glokom nadir de olsa çocuklarda da olabilir. Kocaman gözleri olan, devamlı ağlayan ve ışıktan aşırı rahatsız olan bebeklerin gözleri mutlaka olabildiğince çabuk muayene edilmelidir.
Bunların yanısıra bahar nezlesi nedeniyle uzun süre kortizonlu damla kullanmanın da çocuklarda göz tansiyonu hastalığına yol açabileceği akılda tutulmalıdır.
Şeker Hastalığı
Şeker hastalığı vücudun her yerindeki damarları etkileyebilen, onları delik deşik edebilen bir hastalıktır. Deliklerden sızan kan ve deliklerden kayıp nedeniyle dokulara gidemeyen oksijen gözde tedavi edilmediğinde körlüğe yol açabilir. Tipi ne olursa olsun bir kişiye şeker hastalığı teşhisi konulduğunda göz muayenesi de yapılmalıdır. Daha sonra Tip I şeker hastalığı olanlara 5 yıla kadar yılda bir, 5 yıldan sonra 6 ayda bir göz muayenesi de yapılmalıdır. Tip II şeker hastalığı olanlara ise 10 yıla kadar yılda bir, 10 yıldan sonra 6 ayda bir göz muayenesi de yapılmalıdır. Bu kontroller şeker ve şeker hemoglobini normal de olsa ihmal edilmemelidir.
Tansiyon
Yüksek tansiyon da şeker gibi vücudun her yerinde damarları harap edebilir bir de damar tıkanıklıklarına yol açabilir. Gözde körlüğe yol açmaması için tansiyon normal düzeyde tutulmalı, gerekiyorsa Aspirin kullanımına önem verilmeli ve tansiyon ilaçlar gece geç saatte alınmamalıdır.
Görüldüğü üzere en sık körlük nedenleri aslında önlenebilecek durumlardır.
Belki bir öncekini değil ama bir sonrakini önlemek elimizde ise neden elimizden geleni yapmayalım?
Kaynak
Prof.Dr.Pınar Aydın, Göz Hastalıkları ve Göz Nörolojisi Uzmanı